-
1 лечить
tedavi etmek* * *лечи́ть больно́го — hastayı tedavi etmek
лечи́ть маляри́ю — sıtmayı tedavi etmek
тебе́ на́до лечи́ть глаз — gözünü tedavi ettirmen gerek
кто вас ле́чит? — size hangi doktor / kim bakıyor? sizi kim tedavi ediyor?
-
2 полечить
сов. -
3 процедура
ж1) usul (-lü); prosedür; muameleпроцеду́ра голосова́ния — oylama usulü
э́то - обы́чная юриди́ческая процеду́ра — bu, normal bir kanuni prosedürdür
2) мед. ( процесс лечения) tedaviходи́ть на процеду́ры — tedavi (görmek) için devam etmek
-
4 залечивать
iyi etmek* * *несов.; сов. - залечи́ть1) iyi etmek2) разг. tedavi ede ede canını çıkarmak••залечи́ть ра́ны, нанесённые войно́й — savaşın açtığı yaraları sarmak
залечи́ть серде́чную ра́ну — gönül yarasını tamir etmek
-
5 продолжать
1) sürdürmek, devam etmekпродолжа́ть борьбу́ — savaşımı sürdürmek
ситуа́ция продолжа́ет остава́ться напряже́нной — durum gerginliğini koruyor
продолжа́ть уче́бу — öğrenimini sürdürmek
продолжа́ть речь / выступле́ние — sözüne devam etmek
он продолжа́л пить — içkiden geri kalmıyordu
2) uzatmakпродо́лжить ли́нию метро́ — metro hattını uzatmak
продо́лжить курс лече́ния — tedavi süresini uzatmak
••приме́ры мо́жно бы́ло бы продо́лжить — (bu) örnekleri çoğaltmak mümkün, örnekler çoğaltılabilir
э́тот пе́речень мо́жно бы́ло бы продо́лжить — bu liste daha çok / da uzatılabilir
См. также в других словарях:
tedavi etmek — 1) ilaçla iyileştirmek, sağaltmak 2) mec. düzeltmek Artık geri dönmek, istemeden açtığım yarayı tedavi etmek zamanı gelmişti. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tedavi — is., Ar. tedāvī 1) İlaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma Hastadır diye tedavisine koşanların haddi hesabı yoktu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mec. Aksayan bir şeyi düzeltme, iyileştirme Birleşik Sözler ayakta tedavi fizik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUAFESE — Tedavi etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyileştirmek — i 1) İyileşmesini sağlamak, sağlığına kavuşturmak, tedavi etmek 2) Eksikliğini, bozukluğunu gidermek, ıslah etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sağaltmak — i Sağlığa kavuşturmak, iyileştirmek, iyi etmek, tedavi etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
birleşik fiil — is., dbl. Ad soyundan bir kelime ile biçim veya anlam bakımından kaynaşıp bütünleşen fiil: kaybolmak, reddetmek, hasta olmak, tedavi etmek gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
otamak — i, hlk. İlaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışmak, tedavi etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinir ilacı — is., ruh b. Sinir sistemiyle ilgili bir hastalığı tedavi etmek için kullanılan yatıştırıcı ilaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakı — is. Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp vücudun bazı yerlerine konulan, koyuca lapa veya özel biçimde yapılmış eczalı parça Hardal yakısı. Birleşik Sözler yakı ağacı yakı otu pehlivan yakısı Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük